Kölelik Ne Zaman Yasaklandı ?

Emir

New member
Kölelik Ne Zaman Yasaklandı?

Kölelik, insanlık tarihi boyunca birçok medeniyetin ekonomik ve toplumsal yapısının bir parçası olmuştur. Ancak, insan hakları ve özgürlük anlayışının gelişmesiyle birlikte, köleliğin kaldırılması yönündeki hareketler güç kazanmış ve nihayetinde dünya genelinde kölelik yasaklanmıştır. Peki, kölelik ne zaman yasaklandı? Köleliğin kaldırılma süreci hangi tarihsel olaylarla şekillendi ve bu yasağın uluslararası düzeyde nasıl kabul edildi? Bu makalede, köleliğin tarihsel bağlamda yasaklanmasının izlediği yolu ele alacağız.

Köleliğin Tarihsel Arka Planı

Kölelik, insanlık tarihinin en eski kurumlarından biridir. Antik Mısır, Roma İmparatorluğu, Yunanistan gibi medeniyetlerde köleler, tarımda, inşaat işlerinde ve savaşlarda kullanılıyordu. Orta Çağ'da da kölelik benzer şekilde devam etti, ancak özellikle Batı Afrika'dan Amerika kıtasına yapılan transatlantik köle ticareti, köleliğin en büyük boyutlara ulaşmasına neden oldu. 15. yüzyılda başlayan bu ticaret, 19. yüzyıla kadar sürdü ve milyonlarca Afrikalı insanı köle olarak Amerika'ya taşıdı.

Köleliğin Kaldırılma Süreci

Köleliğin yasaklanması, zaman içinde farklı coğrafyalarda ve farklı zaman dilimlerinde gerçekleşen bir süreçtir. Avrupa'da, köleliğin kaldırılması ilk olarak 18. yüzyılda başlamış ve bu hareket, özellikle Aydınlanma Çağı'nın etkisiyle hız kazanmıştır. 18. yüzyılda ortaya çıkan özgürlük ve eşitlik talepleri, köleliğin adaletsizliğini sorgulamaya başlamıştır. Ancak köleliğin yasaklanması, her ülkede farklı bir hızla gerçekleşmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde Köleliğin Yasaklanması

Amerika'da kölelik, 19. yüzyılın ortalarına kadar yaygın olarak uygulanan bir kurumdu. Güney eyaletlerinde köleler, pamuk ve tütün gibi tarım ürünlerinin üretiminde çalıştırılıyorlardı. Bu durum, köleliğin ekonomik açıdan sürdürülmesinin sebeplerinden biriydi. Ancak, köleliğe karşı çıkanlar, özellikle Kuzey eyaletlerinde güçlü bir hareket oluşturdu.

Amerika'da köleliğin yasaklanması, 1861-1865 yıllarında gerçekleşen Amerikan İç Savaşı ile doğrudan ilişkilidir. Savaşın başında, Kuzey eyaletleri köleliğin kaldırılmasını savunurken, Güney eyaletleri ise köleliğin devamını isteyen bir tutum sergilemişti. Savaşın sonunda, 1865'te 13. Değişiklik ile Amerika Anayasası'nda köleliğin kaldırılması kabul edildi. Bu, Amerika’da köleliğin yasaklandığı ve kölelerin özgürlüğüne kavuştuğu tarihti.

Fransa’da Köleliğin Yasaklanması

Fransa'da kölelik, Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik idealleriyle doğrudan bağlantılıdır. 1794'te Fransız Devrimi'nin etkisiyle, Fransız Cumhuriyeti, köleliği yasakladı ve Fransız denizaşırı topraklarında kölelerin özgürlüğünü ilan etti. Ancak, Napolyon Bonapart'ın 1802’de köleliği yeniden kabul etmesi, bu yasağın kısa süreli bir geri çekilmesine neden oldu. Nihayetinde, 1848'de Fransız hükümeti köleliği tamamen yasakladı ve bu, Fransız sömürgelerinde köleliğin kaldırılmasına yol açtı.

Büyük Britanya’da Köleliğin Yasaklanması

Büyük Britanya'da kölelik, 1807'de yürürlüğe giren kölelik ticareti yasağı ile ilk önemli adımını attı. Bu yasa, Britanya’nın denizlerinde köle ticaretini yasaklıyordu. Ancak, köleliğin tamamen yasaklanması için daha fazla zaman geçti. 1833'te, Büyük Britanya hükümeti, köleliği tüm Britanya İmparatorluğu'nda yasaklayan bir yasa çıkardı. Bu yasa, Hindistan ve Karayipler gibi Britanya’nın sömürgelerinde de köleliğin sona ermesini sağladı.

Uluslararası Düzeyde Köleliğin Yasaklanması

Köleliğin yasaklanmasının uluslararası düzeyde bir hareket haline gelmesi, 19. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmeye başladı. 1815’te, Viyana Kongresi'nde, Avrupa ülkeleri arasında köleliğin sona erdirilmesi yönünde bir anlaşma yapıldı. Ancak, bu anlaşma sadece ticareti yasaklamakla sınırlıydı ve köleliğin pratikte tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamadı. 1926’da, Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen bir sözleşme, köleliğin yasaklanmasını uluslararası bir zorunluluk haline getirdi. 1948’de ise, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde köleliğin yasaklanması gerektiğini belirten bir maddeye yer verdi.

Köleliğin Yasaklanması ve Günümüzdeki Durumu

Kölelik, birçok ülkede yasal olarak yasaklanmış olsa da, dünya genelinde hala köleliğin farklı biçimleri mevcuttur. Modern kölelik, çoğunlukla zorla çalıştırma, insan ticareti, borç köleliği ve çocuk işçiliği gibi şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler, modern kölelik ve zorla çalıştırmanın sona erdirilmesi için çeşitli girişimler başlatmıştır.

Köleliğin yasaklanması, insanlık tarihi açısından önemli bir adım olsa da, bu durumun tam anlamıyla son bulması, mücadele ve farkındalıkla mümkün olacaktır. Bugün hala 40 milyon civarında insanın modern kölelik koşullarında yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu, köleliğin tarihsel olarak sona erdiği gerçeğiyle çelişmemekle birlikte, hala küresel bir sorunun var olduğunu gözler önüne sermektedir.

Kölelik Ne Zaman Yasaklandı?

Kölelik, ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok farklı tarihte yasaklanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1865, Fransa’da 1848, Büyük Britanya’da 1833 gibi tarihler, köleliğin yasal olarak sona erdiği önemli dönüm noktalarındandır. Ancak, köleliğin tüm dünyada yasaklanması ve modern kölelik biçimlerinin ortadan kaldırılması, hala devam eden bir mücadele alanıdır.

Köleliğin Son Bulmasında Etkili Olan Faktörler

Köleliğin yasaklanmasında en önemli etkenlerden biri, özgürlük ve eşitlik düşüncelerinin yaygınlaşmasıydı. Aydınlanma Çağı'nın getirdiği düşünsel yenilikler, köleliğin ahlaki ve hukuki olarak savunulamayacağı fikrini pekiştirdi. Bunun yanı sıra, sanayi devrimi, köleliğin ekonomik olarak verimsiz hale gelmesine neden oldu. Ayrıca, kölelik karşıtı hareketlerin, özellikle sivil toplumun ve dini toplulukların etkisi, köleliğin son bulmasında büyük rol oynamıştır.

Sonuç

Köleliğin yasaklanması, insan hakları tarihindeki en önemli kilometre taşlarından biridir. Ancak bu yasağın, tüm dünyada uygulanabilir hale gelmesi ve köleliğin her türünün ortadan kaldırılması, hala süren bir süreçtir. Toplumların kölelik karşıtı bilinçlenmesi, sadece tarihsel bir sorunu çözmekle kalmaz, aynı zamanda gelecekteki insan hakları ihlallerine karşı daha güçlü bir direnç geliştirilmesine olanak tanır.