Mercimek çorbası ısıtılır mı ?

Emir

New member
Mercimek Çorbası Isıtılır mı? Bir Mutfağın Sessiz Felsefesi

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size bir tarif değil, bir hikâye getirdim.

Kokusunda çocukluğun, tadında sabrın, içinde ise bir sorunun gizli olduğu bir hikâye:

“Mercimek çorbası ısıtılır mı?”

Evet, belki ilk bakışta gülümseten bir soru bu. Ama inanın bana, bu sorunun içinde sadece mutfak değil, hayatın ta kendisi var.

---

1. Hikâyenin Başlangıcı: Bir Tencere, İki Kalp

Küçük bir kasaba mutfağında geçiyor hikâye.

Soğuk bir kış akşamı…

Ayşe, o günkü yorgunluğunu bir tencere mercimek çorbasına sığdırmaya çalışıyor.

Elindeki kepçeyi karıştırırken pencereden dışarı bakıyor; dışarıda kar sessizce yağıyor, içeride ise çorbanın kaynama sesi huzur veriyor.

O sırada kapı açılıyor, Mehmet içeri giriyor.

Üzerinde mont, eller buz kesmiş.

Gülümsemeye çalışıyor ama belli ki günün ağırlığını taşıyor.

Ayşe hemen tencereyi karıştırıp gülümsüyor:

> “Tam zamanında geldin, çorba kaynadı.”

Mehmet göz ucuyla tencereye bakıyor, sonra sandalyesine oturuyor.

Bir yudum alıyor, başını sallıyor:

> “Eline sağlık güzel olmuş.”

Ama bir süre sonra, tencerenin yarısı kalıyor.

Ayşe, tencereyi dolaba koyarken sanki kendi yorgunluğunu da o tencereye sıkıştırıyor.

Ve ertesi sabah, hikâyemizin merkez sorusu doğuyor:

“Mercimek çorbası ısıtılır mı?”

---

2. Erkeklerin Pratik Zihni: ‘Isıt gitsin’

Ertesi gün öğle vakti Mehmet mutfağa giriyor.

Dolabı açıyor, tencereyi buluyor, kapağı kaldırıyor.

Bir an kokluyor, sonra kendi kendine diyor:

> “Gayet iyi, biraz ısıtsak mis gibi olur.”

Tencereyi ocağa koyuyor, ateşi açıyor.

Bu sırada kafasında mühendis hesabı yapar gibi düşünüyor:

- “Ne kadar ısıtsam? Fazla kaynatmasam yeter.”

- “Üzerine biraz su ekleyeyim, kıvam bozulmasın.”

- “Hem israf olmasın, hem lezzet gitmesin.”

Erkeklerin klasik çözüm odaklı yaklaşımı işte tam da budur.

Mehmet için mesele basittir: çorba = kaynak, ocağı açmak = çözüm.

Stratejik düşünür, duygusal değil;

ama bu pratiklikte bile bir nezaket vardır.

Ayşe’nin emeğini çöpe atmaz, değerlendirir.

Belki farkında değildir ama o çorbayı ısıtırken aslında emeğe saygı gösterir.

---

3. Kadınların Duygusal Gözü: ‘Isıtılır ama tadı aynı olmaz…’

Ayşe mutfağa giriyor.

Tencereyi ocağın üstünde görünce hafifçe gülümsüyor, ama sonra kendi kendine mırıldanıyor:

> “Isıtılır da, ilk hali gibi olmaz ki…”

Kadınların bakış açısı farklıdır.

Onlar sadece çorbayı değil, anı da hatırlarlar.

Ayşe’nin zihninde dün geceki o an canlanıyor: karın yağışı, Mehmet’in yorgun gülümseyişi, çorbanın ilk kokusu…

Bunların hepsi o tencerenin içinde saklı.

Isıtmak, sanki o anı yeniden canlandırmak değil de biraz eksiltmek gibi gelir.

Kadınlar için mercimek çorbası sadece bir yemek değil, bir ilişkinin sıcaklığıdır.

Onlar o çorbayı karıştırırken sevgiyi de karıştırır, kokusuna huzuru da eklerler.

O yüzden ısıtılmış çorba, biraz solmuş bir hatıra gibidir:

Hâlâ güzeldir ama “ilk halinin büyüsü” farklıdır.

---

4. Çorbanın Felsefesi: Isıtmak mı, Yeniden Yapmak mı?

Akşam olduğunda Mehmet yine sofraya oturur.

Ayşe çorbayı yeniden koymuştur.

Bu kez sessizdir, ama yüzünde düşünceli bir ifade vardır.

Mehmet, çorbayı karıştırırken fark eder:

Tadı biraz farklı, biraz daha yumuşak…

> “Biraz su mu ekledin buna?” diye sorar.

> Ayşe gülümser:

> “Evet, ama su değil o. Dün geceki yorgunluğu da biraz çözdüm içine.”

İşte o anda çorba, sadece çorba olmaktan çıkar.

O tencerede artık biraz sabır, biraz sevgi, biraz hayat vardır.

Mercimek çorbası ısıtılır mı?

Belki evet, ama her ısıtışta başka bir anlam kazanır.

Tıpkı bir ilişkinin yeniden canlanması gibi;

aynı tarifle başlar ama duygusu farklı olur.

---

5. Gerçek Hayattan Bir Benzetme: Hayatlar da Isıtılır

Forumdaşlar, hepimizin hayatında “ısıtılmış çorbalar” yok mu?

Bitmiş dostluklar, yeniden başlanan ilişkiler, ikinci şanslar…

Bazen ısıtırız, çünkü hâlâ kıymetlidir.

Bazen de yeni baştan yaparız, çünkü eskisi artık bizim değildir.

Mercimek çorbası da böyledir:

Biraz sabırla ısıtırsan lezzetini korur, ama dikkatsiz olursan dibini tutar.

Hayatlar da öyle değil mi?

Bir ilişkiyi yeniden ısıtırken dikkat etmezsen, en güzel anılar bile yanabilir.

---

6. Forumdaki Sessiz Soru: Sizce Isıtılır mı?

İşte hikâyenin sonunda aynı soru yine dönüp dolaşıp karşımıza çıkıyor:

> “Mercimek çorbası ısıtılır mı?”

Mehmet’e göre:

> “Tabii ki ısıtılır, israf olmasın. Hem lezzet aynı kalır, yeter ki ayarını bil.”

Ayşe’ye göre:

> “Isıtılır, ama dikkatli… Fazla karıştırırsan dağılır, fazla kaynatırsan boğar.”

Belki de haklı olan her ikisidir.

Çünkü biri aklıyla, diğeri kalbiyle bakıyor.

Ve mercimek çorbası da, tıpkı ilişkiler gibi, ikisini birden ister:

Birinin ateşiyle, diğerinin sabrıyla güzel olur.

---

7. Son Söz: Isıtmak Hayattır

Mercimek çorbası ısıtılır mı bilmem, ama hayat kesinlikle ısıtılır.

Biraz anlayışla, biraz hoşgörüyle, biraz da sevgiyle...

Kimi zaman dünün soğuyan anılarını ısıtırız, kimi zaman bugünün telaşını yumuşatırız.

Ayşe ertesi sabah yine çorba yapar.

Bu kez tencere biraz daha doludur, kokusu biraz daha yoğundur.

Mehmet işe gitmeden önce bir kepçe alır,

ve sessizce der ki:

> “Isıtmak bazen en güzel tazelemedir.”

---

Sevgili forumdaşlar,

Siz ne dersiniz?

Sizce mercimek çorbası ısıtılır mı, yoksa her seferinde taze mi yapılmalı?

Hayatta ikinci bir şans verir misiniz, yoksa her şeyin yeri zamanı bir kere midir?

Yorumlarınızı merak ediyorum —

belki de hep birlikte hayatın “ocağını” yeniden yakarız. 🍲